Küçücük bebeği kucağına aldığında acısını unuttu Alarcın, açtığı göğsünü emmesini sağladı. O doğum sırasında yavrusunu kaybetmiş bir anneydi ve onunla aynı gün kucağındaki yavru doğarken annesini kaybetmişti. Işte bunu duyunca anladı Alarcın, hayat onlara bir işaret vermişti. Göğüs ucunu güçlü bir içgüdüyle emen bebeğe bakıp mırıldandı; "Birbirimizde bulacağız merhemi..." diye. Birbirlerinin yolsuzluklarına çare olacaklardı bu küçücük bebecikle! Lakin unuttuğu birşey vardı. Alarcın bir konağa süt anne olarak gelmişti ve buradaki düzen kendi düzeninden çok farklıydı. Burada ona iyi bakılacağını da biliyordu. Her şey bir yana eziyet eden kaynanası yoktu burada, ölen kocasından kendine emanet kalan yaşlı kadın ve yoksulluktan başka birşey yoktu, bebeğini kaybedince elinde. Ammavelakin emzirdiği bebeği yaşamak için bir umut olarak göndermişti sanki Allah! O umudun yanında da aşkı... Bu zamana kadar bulamadığı aşkı Bars\'ta bulacaktı belki de! *** Yataktan sıçramış gördüğüm rüyadan sonra içimi çeke çeke ağlıyordum. Oğlumu görmüştüm; doğduğu gün toprağın altına emanet ettiğim yavrumu. Kokusunu dahi içine çekemediğim bebeğimi vermiştim toprağa, melek olup gitmişti. Allahın gücüne gitmesin bazen neden ben, sorusunu sormadan edemiyordum kendi kendime. Hayat yüzümü güldürmedi hiçbir zaman benim, annem öldüğünde on altı yaşındaydım. Bir sene içerisinde bizim mahalledeki bir hayırsıza verdi beni babam, ne okul ne de hayallerim umurunda oldu. On yedi yaşında gelin oldum ben yirmi beş yaşında da anne. Rahmetli kocam genciz diye erkenden çocuk sahibi olmak istememişti. Ben hamile kaldıktan birkaç ay sonra ayyaş arkadaşlarıyla meyhaneden çıkarken bir kavgaya karışmış ve başını aldığı darbeyle ölüp gitmişti. Ondan sonra kaynanam ve ben ayakta durmaya çalıştık olabildiğince, kayınpederimden kalan maaşla nasıl geçinilirse geçinmeye çalışıyorduk. Birde ben hamileydim bu yüzden zaten her şey çok daha zordu. Önceden olsa temizliğe falan gider bir şekilde eve destek olurdum. Dedim ya kocamdan hayır yoktu. Pek çalışmazdı ve daha çok bizden aldığı üç- beş kuruşu orada burada yerdi. Yaşadığım bu sıkıntıların içerisinde doğumu bile evde yaptım ben, her şey ters gitmiş ve kanamam olunca hastaneye kaldırılmıştım. Bebeğimi uyandıramamışlardı. Iki gün gözetimde kaldıktan sonra da beni eve taburcu ettiler. Ben baygın gözetim altında yatarken kaynanam oğlumu kocamın ve kayınpederimin yanına defnettirmiş. Hastaneden çıkar çıkmaz mezarına gidip dua ettim. Halime isyan edip günaha girmek istemiyordum amma; insan sormadan edemiyor "neden ben" sorusunu. Hastaneden yapayalnız perperişan bir şekilde içeriye girdiğimde Kadıoğlu Konağında çalışan Kaniye Abla\'yı gördüm. "Geldin mi Alarcın? Gel." Kaynanama başımı salladıktan sonra savsak adımlarla yanına yaklaştım ve Kaniye Abla\'ya hoş geldin dedim. "Başın sağolsun kızım, bende seninle birşey konuşmak istiyordum." bu kadın benimle ne konuşacaktı ki? Zaten işi düşmeden birisine yanaşan bir kadın değildi o. Bundan dolayı da pek hoşlanmazdım ondan yalan yok. "Tabii..." yanıtını verdim yarım ağız ve yanına oturmalı işaret eden kaynanama şaşkın bakışlar atarken oturup kadını dinlemeye başladım. "Kadıoğullarının sana bir teklifi var Alarcın." Bana mı? O insanların benimle ne işi olurdu ki? Bu sözle Kaniye Abla hakkında da ne kadar yanılmadığımı bir defa daha anlamış oldum. "Sütün kesilmedi değil mi?" Kesilmemişti. Bunu neden soruyordu ki bana şimdi? "Sütün kesildiyse boşver." Dedi daha sonra onun böyle demesiyle kaynanam araya girip konuşmaya başladı meraklı meraklı. "Gelinleri doğumda ölmüş, bebe sağ salim doğmuş ama açmış; açlıktan ağlamalarıyla konağı inletiyormuş, seninde ölü doğum yaptığını duyunca süt ana olur mu diye soruşturmaya yollamışlar Kaniye\'yi. Bebesiz olduğun için özellikle seni istemişler, kocanda rahmetlik...", "Evet" dedi Kaniye Abla kaynanamın açıklamasından rahatlamış bir şekilde ve hemen ardından da konuşmaya devam etti. "Sen bu işe bence he de kızım, Kadıoğullarının torununa süt anası olmak dünyaya bedel. Yağla, balla beslerler seni sütun gelsin de oğlan doysun diye, cebin parayla dolar. Sende biraz rahat edersin şu ahir hayatta." Ne diyordu bunlar böyle? Benden bebeğinin sütünü mü satmamı istiyorlardı? Biraz önce dinmiş olan gözyaşlarım yanağıma akarken hızla ayağa kalktım ve yanağımı elimin tersiyle silip konuştum. "Benim yavrumun sütü satılık değil!" Kaniye Abla\'ya cevabını verdikten sonra odaya kapattım kendimi kapıyı çarparak gözüm hiçbir şeyi görecek durumda değildi. Hâlâ düşündükçe delirecek gibi oluyordum; nasıl olurdu da benden bebeğimin sütünü satmamı isterlerdi? İçin için ağlarken yatağa attım bedenimi, büzüştüm. Halsizdim o zamandan bu zamana ve dinlenmeye çok ihtiyacım vardı. Yanında birde şefkat olsa çok iyi olurdu lakin; ben bu hayatta yapayalnız kaldım. Yanımda hiç kimse yoktu; annemi kaybedeli neredeyse on sene olacaktı zamanda, babam öleli de hemen hemen dört sene falan oluyordu. Hoş şu an sağ bile olsaydı bana faydası olmazdı onun.O yüzden babamı affedemezdim ben!
Bangır bangır çalan müzik ve ışıkların altında dans eden dünyalar güzeli kadın. Onun en büyük tutkusu buydu. Ceren her bir figürü uygularken çevresindeki insanların ne kadar dikkatini çektiğinin farkında bile değildi. Kıvrımlı ince, uzun ve bölge bölge dolgunlukları olan bedeni yeterince iştah kabartıcı duruyordu. Kırmızı, ince askılı, saten elbisesi de buna tuz biber olmuştu. Tüm dikkatleri üzerinde tutmayı başarmasını sağlıyordu adeta Ceren’in. Neticede bir bar dansçısı da dikkat çekici olmalıydı öyle değil mi? Hatta belki de tutkulu… Dans tutku demekti bir yerde! Bir kuğu gibi süzülmeye devam etti epey bir süre daha! Alkışlar ve ıslık sesleri eşliğinde dans etmeyi bitirdiği sırada ise bara doğru yönelip, barmene “her zamankinden” lafını edince yeni işe girmiş olan çocuk afallayarak yan tarafında çalışmakta olan diğer barmen arkadaşına dönüp fısıldadı. “Her zamankinden istiyor?” Ceren soluk soluğa nefesini düzene sokmaya çalışırken öteki yandan da usul usul konuşmakta olan gençleri izlemeye devam ediyordu. İçki istediği genç adamda çalışma arkadaşından aldığı tarife göre içkiyi hazırlamaya başladı. Güzel kadın bir an için bunaldığını hissedince elini yüzüne doğru yelpaze gibi yaptı kısa bir an için ancak bu ona yeterli gelmemiş olacak ki, barmen çocuğa “birazdan geleceğim” diyerek mekanın lavabosuna doğru yürümeye başladı. Aynı sırada da o bangır bangır çalmakta olan müziğin sesi dinmiş ve ortama bir sakinlik gelmişti. Bundan dolayı olsa gerek lavabodan gelen konuşmaları yankının da sayesinde duyabilir haldeydi. “Şu dans eden kız kim biliyor musunuz? Daha doğrusu kimin kızı?”, “Kimin kızı?”, “Aynen.” Üç kişinin kendisi hakkında konuştuklarını anlayınca ister istemez bu konu dikkatini çekti ve duraksadı güzeller güzeli Ceren. İçlerinden birisi “ayrıca çok güzel dans ediyor” eklemesini yaparken bir diğeri ise sabırsızca konuştu. “Artık söyleyecek misin bu kızın kimin kızı olduğunu?” Gözlerini devirme isteğiyle doldu birkaç saniyeliğine Ceren. İnsanlar neden bu kadar meraklıydılar ki? Üstelik hiç tanımadıkları kızın bir bar lavabosunda dedikodusunu yapacak kadar meraklı! “Şu oteller zinciri olan Polat Selimer’in kızı.”, “Ne?”, “Oha! Ciddi misin?” Ceren içinden, “büyük sırrı çözdünüz ne güzel” diye geçirdikten sonra onların daha fazla hakkında konuşmalarına fırsat vermeden lavabodan içeriye girdi. Kızlar gelen genç kızı görünce gergin bir şekilde yutkunmaktan başka bir şey yapamadılar. Tabii akıllarda da aynı soru vardı; acaba bir şeyler duymuş olabilir miydi? Ceren kendisini lavabo kabinlerinden birinin içine attığı sıra kızlardan sarışın olan mırıldandı. “Duymuş mudur acaba?”, “Yok be, sanmam.” Kızın içinden, “sizi bal gibi de duydum pis dedikoducular” demek geçse de kimseyle kavga edecek o enerjiyi kendisinde asla görmediği için sustu. Ancak gerçekten sinirleri bozulmuştu. İnsanların kendilerini alakadar etmeyen şeylerle ilgilenmeleri canını sıkıyordu. Gözünün önüne gelen açık kumral saçlarını kulak arkasına kıstırırken beline kadar uzanmış olan saçlarını bu akşam tepeden sıkı sıkıya toplamadığı için kendisine sövdü. Ceren’in gözle görülebilecek derecede küfürbaz bir yanı vardı ancak öyle rahat rahat ve kaba saba bir tavırla herkesin yanında umarsız bir vaziyette yapacak kadar değil! “Senin gibi saçı salanın ben.” Dedi kendi kendisine klozetin kapağını kaldırıp otururken, şu dedikoducu timde nihayet lavabodan çıkmıştı. Kendisi de işini görüp ellerini yıkayıp yüzüne su çarptıktan sonra mekana geri döndü. Yine bangır bangır çalan müziği işitmesi birkaç saniyeyi almıştı. Bar kısmına gittiğinde barmenden istediği içkisinin çoktan hazır olduğunu gördü. “Teşekkürler.”, “Afiyet olsun.”, “Yarasın demeliydin sanki?” Deyip göz kırptıktan sonra kıkırdadı. Karşısındaki çocuk 18 - 19 yaşlarında falan olmalıydı. Zira yeterince toy duruyordu. Ceren gözlerini kısarak ona bakarken “hey bu arada senin adın ne” dedi aklına yeni dank etmiş olacak ki. “Oğuzcan.” Başını sallayıp tokalaşmak adına çocuğa elini uzattı. “Memnun oldum Oğuzcan, bende Ceren. Reşit misin?” Normalde olsa densizce bulacağı bir şeyi yapıp kendinde bu soruyu sorma hakkı bulmuştu birden aslında mekana on sekiz yaşından küçük bir bireyin barmen olarak alınmayacağını da çok iyi biliyordu. Oğuzcan çarpık bir gülümseme gönderdi Ceren’e. “19 yaşındayım ve mimarlık ikinci sınıf öğrencisiyim. Yarışmacı arkadaşlara başarılar dilerim.” Sinir çocuk! Fazla mı ukalaydı ne?! Ceren başını sallayıp önündeki içkiden birkaç yudum aldı. Aslında ona cevabını vermesini bilirdi de son birkaç günde kavga konusunda vukaatleri olmuş ve babası ile yakın arkadaşı aynı zamanda da dans ettiği bu mekanın sahibi olan Arda’yı uğraştırmıştı. Şimdi yine aynı şeylerin olmasını istemiyordu hem belli ki karşısındaki çocuğun da paraya ihtiyacı vardı. Öyle kendisi gibi sevdiğinden, zevk için çalışmıyordu. Omzuna konan elle irkilip hızlı bir şekilde arkasına döndüğünde karşısında Arda’yı buldu. Biraz asi bir dönüş yapmış olacak ki Arda korkmuş gibi yaptı şakavari bir tavırla. “Sakin ol dostum, benim ha
Dear Reader, we use the permissions associated with cookies to keep our website running smoothly and to provide you with personalized content that better meets your needs and ensure the best reading experience. At any time, you can change your permissions for the cookie settings below.
If you would like to learn more about our Cookie, you can click on Privacy Policy.