Babasına verdiği sözden dönüp yıllarca aldığı eğitimi hiçe atıp intikam için gün sayan Meyra Mumcu. Kıymetlisini elinden alınınca tutunacağı tek intikam kalmıştı. Birini itlaf edecekti. Beklediği gün geldiğinde şans Meyra\'dan yana farklı bir hızla döndü. Döndüğü gibi dönme dolaba dönüştü. Bir gökte bir yerdeydi. Kendi başına ilerlediği planında düşmanın düşmanına çattı ve intikam için plan değişti. Baran Kılıçarslan\'lıyı beklemediği yerden aynı acıyla vurmak için gizli düşmanlıkla Karanlık Adamın İnine girdi. Ve kendini Serkan Kılıçarslan\'lı karşıladı. İntikam alacağım derken kendini sert mafyanın kollarında buldu. Mafyanın esiri oldu. Meyra aşk ve intikam arasında kaldı. Vereceği karar ikisinin de sonu olacaktı, bilemedi. İşleri ayakta tutmaya çalışan Serkan\'ın da ondan farkı yoktu. Hayatında ilk kez mantığı ve kalbi arasında kalmıştı. Sonunu düşünmeden ateş açtı. Akrebi ateşler içinde bıraktı. Yıldırım düştü masa dağıldı. Kartlar yeniden dağıtıldı. Rulet döndü. Zarlar atıldı. Tek tabanca, tek kurşun. Sevdiği mi kendisi mi? Sessizlik ölüm gibi çöktü. Karar verildi. Ölüm sessizce kalbine indi. Baran\'ın kaderi Serkan\'a yazıldı. Meyra\'da beyaz kanadı takındı. Göklere uzandı. Bir rüzgar esti, ruh üflendi. Et buldu, kan buldu, can buldu. Bir çift karagöz yanlış ellerde yanlış hayata hapsoldu. İntikam isteyen merhamet dilendi, kararmış kalbi aydınlığa çekildi. Karanlık Adamlar bir kadına biat etti. Kadın onları yok etti. Babasına verdiği sözden dönüp yıllarca aldığı eğitimi hiçe atıp intikam için gün sayan Meyra Mumcu\'ya zaman bir türlü akmıyordu. Kıymetlisini elinden alınınca tutunacağı tek intikam kalmıştı. Birinin canına itlaf edecekti. Beklediği gün geldiğinde şans Meyra\'dan yana farklı bir hızla döndü. Döndüğü gibi dönme dolaba dönüştü. Bir gökte bir yerdeydi. Kendi başına ilerlediği planında düşmanın düşmanına çattı ve intikam için plan değişti. Baran Kılıçarslan\'lıyı beklemediği yerden aynı acıyla vurmak için gizli düşmanlıkla Karanlık Adamın İnine girdi. Ve kendini Serkan Kılıçarslan\'lı karşıladı. İntikam alacağım derken kendini sert mafyanın kollarında buldu. Meyra aşk ve intikam arasında kaldı. Vereceği kararın ikisinin de sonu olacaktı, bilemedi. İşleri ayakta tutmaya çalışan Serkan\'ın da ondan farkı yoktu. Hayatında ilk kez mantığı ve kalbi arasında kalmıştı. Sonunu düşünmeden ateş açtı. Akrebi ateşler içinde bıraktı. Yıldırım düştü masa dağıldı. Kartlar yeniden dağıtıldı. Rulet döndü. Zarlar atıldı. Tek tabanca, tek kurşun. Sevdiği mi kendisi mi? Sessizlik ölüm gibi çöktü. Karar verildi. Ölüm sessizce kalbine indi. Baran\'ın kaderi Serkan\'a yazıldı. Meyra\'da beyaz kanadı takındı. Göklere uzandı. Bir rüzgar esti, ruh üflendi. Et buldu, kan buldu, can buldu. Bir çift karagöz yanlış ellerde yanlış hayata hapsoldu. İntikam isteyen merhamet dilendi, kararmış kalbi aydınlığa çekildi. Karanlık Adamlar bir kadına biat etti. Kadın onları yok etti.
Yazılım Şirketinin Ceo'su Fırat'ın evliliği hiçte yolunda gitmiyordur. Karısı terk etmesin diye aklını oylamak için yeni bir eve taşınır. Kendi sorunlarını çözmek için aylarca ortadan yok olurken karısını aşk üçgeninin içine ittiğinden habersizdir. Fırat döndüğünde herşeyin eskisi olacağını sanıyordur ama kendini komşularıyla tehlikeli olan ilişkiye sürüklenirken bulur. Göründüğü gibi olmayan hayatında dönüm noktasını kendi belirleyecektir. Dört yetişkinin birbirine değen öyküleri ilginç bir hal alırken beklenmedik cinayetle işler sarpa sarar.
Deniz, ailesinin yıkımından sonra kendi başına, inşa ettiği duvarları korunaklı bir kale haline getirmişti. Boston'da devam eden yaşamı, ani gelişen olaylarla İstanbul'a geçiş yaparken hayatından çıkmayacak bir gerçekle karşılaştı. AŞK! Ve o aşkın sahibi ukala, kendini beğenmiş, zorba bir adam. Kerem Hazar... Deniz'in korunaklı kalesinden içeri sızan Kerem, her şeyi yerle bir edecekti. Buna rağmen hiç bir şey kolay olmayacaktı. Çünkü ; Deniz'in içinde sakladığı gerçekleri kadar Kerem'in de sakladığı gerçekler vardı...
Duru 20 yaşında akademik eğitim alan, seçkin bir ailenin kızıdır, katıldıkları davette uzaktan tanıdığı, 33 yaşındaki Saruhan’ın öpücüğüyle ona aşık olur. Kimseyle ciddi ilişki yaşamayan playboy Saruhan'dan karşılık bulamaz. Duru Londra'ya taşınırken yeniden Saruhan'la karşılaşır ve bu kez farklı bir boyutta ilişkileri başlar. Aileler işin içine girdiğinde tahmin edilesi güç olaylar yaşanır. Güz Ayazı sizlerle. Not: Duru ve Saruhan karakterinin ilk tanışmaları Saklı Deniz hikayesinde başlar, Saklı Deniz’den bağımsız okunabilir ancak aile ilişkilerini daha iyi anlamak için Saklı Deniz’i okumanızı öneririm.
Evlendiği adamın 365 gün sonra ondan boşanmayı düşündüğünü bilmiyordu Nare, "Madem bir başkasını seviyordun, neden benimle evlendin?" "Ben seni gönlüme almadım Nare, soyadıma aldım. Sen benim değil, bu konağın gelinisin!" Nare'nin hayatı Urfa'daki dayısının oğlunun düğünü için Revan konağına gelmesiyle değişmeye başlar. Nare'nin annesi, yeğenlerinden biriyle kızını evlendirmek istemektedir. Nare'nin kalbinde ise başka bir sevdiği vardır. Ailenin varisi Devran Ağa ise başka birine aşık ancak babasının planları ve kendine verilen sırla evliliği kabul etmek zorunda kalır. Hanım ağalığa yakışacak bir gelin istemektedir konağın büyük ağası. Ağrı'dan koparılıp getirilen gonca gül misali Nare'yi annesi bir süre sonra Karagül um diye sevecektir. Her ikisi de sevdiğini bırakıp birbirileriyle evlenmeye mahkum edilir. Soyunun devamını isteyen ana - baba onlara direnecek olan Nare ve Devran Zilgitlarla başlayan düğün, ağıtlarla kalkan cenazeye dönüşür. Büyük sözler, gizlenmiş veballer, bırakılan emanetler... Hasret'in çilesi, anasının kaderi, -Hikayenin ortaya çıkış şarkısı- Seksendört -Karagözlüm Kara gözlüm beni niye terk ettin? Sevdiğim mi yetmedi yoksa söylemedin? Bir kerecik olsun asma ne olur o gül yüzünü Sitem etme, söyletme Kaç gece ağladım sesimi duy diye? Gözlerimden akan yaşlar sen silesin diye Bu yürek dayanır mı sandın bu kadar acıya? Ne olur elleme, şu yalan gönlüme Ne olur gülme, şu garip halime Yoksa burdan başka yalan bir diyarda Sevdiğin mi var da beni oyalarsın? Kurbanın olam dökülmesin dudaklarından Ne olur söyleme, sakın söyleme Yoksa burdan başka yalan bir diyarda Sevdiğin mi varda beni oyalarsın? Kurbanın olam dökülmesin dudaklarından Ne olur söyleme, sakın söyleme Ne olur söyleme, beni öldürme Yoksa burdan başka yalan bir diyarda Sevdiğin mi var da beni oyalarsın? Kurbanın olam dökülmesin dudaklarından Ne olur söyleme, sakın söyleme Ne olur söyleme, beni öldürme
Kayıp zamanlarda, ayak basılmamış diyarlarda geçerdi masallar. Bir varmış, bir yokmuş diye başlardı. Cesur, beyaz atlı prensler Güzel, zarafet timsali prensesler olurdu. Bir de onların aşkına engel olmaya çalışan kötü kalpli cadılar. Ama bu masalda, Ne prensesin uzun saçlarıyla kuleye tırmanan prens varmış Ne de kuleden kurtulmak için prensin gelmesini bekleyen prenses. Yalnızca onların masalını yazmaya gönüllü, pembe düşler sokağında yaşayan, cismi görülmeyip ismi duyulan , aksi mi aksi bir yazar varmış. Kahverengi gözlerinden haylaz parıltılar eksik olmayan Güven, Kendisinden daha haylaz , kıvırcık bir sarışının eline düşerse ne olur? Bir yaz gecesinde düşledikleri, kayan bir yıldızla gerçek olur...
O cümle ağzımdan çıktığında geri almak için her şeyi yapabileceğim bir kaç saniyeyi hayatıma kaydetmiştim. Yaptığımız onca tartışmadan, defalarca bırakmasını istedikten sonra ilk kez onun gözlerinde düşüşümü izledim. Birbirimize sevgiyle bağlı olduğumuz zincirden kurtulduğumu, yer çekimine kanatları koparılarak bırakıldığımı ve henüz yere düşmeden onun gözlerinde paramparça oluşumu kelimelere ihtiyaç duymadan aşkla boğulduğum mavilerinde seyrettim. Ben şimdiye kadar bizi bitirmek istemiştim. Ama onun için biz bitmemiştik. Ben bitmiştim... "Sen, bana yılların unutturamadığı tek aşksın! Sen, benim gecem gündüzüm değilsin, dünyamsın! Bir tek senin etrafında döndüm, bir tek sana gölge oldum!" Her cümlenin sonunda sert nefesi yüzümü yalıyordu. Hala öfkeliydi ama öfkesi benden çok kendineydi. Dayandığım kapıya iki kolunu uzatarak beni kapıyla arasına hapsetti. Bedenlerimiz birbirine değmiyordu ama gözlerimiz duygularımızla savaşıyordu. Beklemediğim yavaşlıkla alnını alnıma dayadı. Sakinleşmiş gibiydi. Sıcak nefesi dudaklarıma çarptı. Fısıldadı. "Tüm bunlara rağmen bana git dersen," yutkundu. "Giderim!" Ellerimi göğsüne bastırarak onu uzaklaştırdım. Gözlerine bakıp tek kelimeyle yanıtladım. "Git!"
Kadınların bakarken iç çektiği, birlikte bir geceyi hayal edenlerin bile çok azının o geceyi yaşayabildiği Antalya'nın en gözde çapkını, iddiasını gerçekleştirdiği sırada tüm ülkenin gündemine bomba gibi oturur. Namı Antalya'yı aştığı için popülerliği artarken yalnız olmadığını fark eder, onunla birlikte ünlenen kızın Diyarbakır'lı ailesiyle bir sabah karşı karşıya gelecektir. Antalya - Diyarbakır arasında geçecek bir hikaye...
Dear Reader, we use the permissions associated with cookies to keep our website running smoothly and to provide you with personalized content that better meets your needs and ensure the best reading experience. At any time, you can change your permissions for the cookie settings below.
If you would like to learn more about our Cookie, you can click on Privacy Policy.